Dünyada resmi olarak tanınan 193 adet ülke var. Ancak bilinen ülke sayısı 236’dır. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, 192 egemen ülke vardır. Bunları, ‘Refah-Gelişmiş ülkeler’, ‘Gelişmekte olan ülkeler’ ve ‘Gelişmemiş- fakir ülkeler’ diye üçe ayırabiliriz.
Usta gazeteci İlhan Karaçay’ın haberine göre Hollanda’da yoksulluk tanımına uyan 666.000 kişi bulunuyor.
Bu değerlendirmeler, daha önceleri sanayi ve teknoloji ölçümleri ile yapılıyordu. Ama şimdilerde bilgi, patent ve internet kullanımı da sınıflandırmada etkili oluyor.
Zengin, fakir ve aç deyimleri de bu verilerle saptanıyor.
Bu duruma göre, Türkiye’yi ‘Gelişmekte olan ülke’ sınıfına koyuyorlar.
Türkiye’deki sosyo ekonomik durumu bir kenara koyarak, gelişmiş bir refah ülkesi olan Hollanda’yı ele alalım.
Hollanda’daki en son nüfus tespitine göre, ülkede 17,5 milyon insan yaşıyor.
Çalışan insan sayısı 9,5 milyon.
Kişi başına düşen milli gelir 43 bin küsür euro.
2019 Bütçesinde 14 milyar euro fazlalık vardı.
Yukarıdaki iştah açıcı verilere rağmen, Hollanda’da yoksulluk tanımına uyan 666.000 kişi bulunuyor ve bu sayının 39.159’unu Türkler oluşturuyor. Türk kökenli yetişkin nüfusun yüzde 13,3’üne denk gelen bu oran, Hollandalılar arasında yüzde 3,3 dolayında seyrediyor.
Türk çocuklarındaki yoksulluk oranı yüzde 17,9 iken, Hollandalı çocuklardaki yoksulluk oranı yüzde 4,4.
Türkler arasındaki yoksulluk oranı Hollandalılar’dan çok fazla görülüyor ama, toplamda 326 bin (yüzde 49) yoksula sahip olan yabancılarda, Suriyeli çocuklar yüzde 77’yi, Somalili çocuklar ise yüzde 59’u oluşturuyor.
Hollanda’da milyonlarca kişi aldıkları maaş ve ödenekleri ile ay sonunu getiremiyor.
Ev kirası ile hastalık sigortası primlerini ödeyemeyenlerin sayısı yarım milyon.
Büyük şehirlerdeki evsiz insanların sayısı da yüz bine yakın.
Onbinlerce insan, ‘Gıda Bankası’ denilen yerlerden yiyecek alıyor.
Hollanda’dan başka verilecek örnekler de var. İskandinav ülkeleri, İsviçre ve hatta ABD. Dünya’ya hükmettiği iddia edilen ABD’de milyonlarca kişi çöp kutusunda yemek arıyor.
Bu değerlendirme haberini neden mi yazdım?
Aslında kasıtlı bir amacım yok.
‘Gelişmiş ve refah ülkelerde dahi durum böyleyse, gelişmekte olan ülkelerdeki durum eleştitilmeli mi’ sorusunu tartışmaya açmış oluyorum.
Tabii ki, bu tartışma, siyasi görüşten uzak, gerçeklere dayanır nitelikte olmalı.
Hadi bakalım.
İlhan KARAÇAY
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.