HOLLANDA SEÇİMLERİNDE GÜCÜMÜZÜ GÖSTERMENİN TEK YOLU VAR: YIĞINLAR HALİNDE OY KULLANMAK VE BİR NOKTAYA ODAKLANMAK.
İlhan KARAÇAY’dan son tavsiye…
Hollanda’da 15 martta yapılacak olan genel seçimlerde 240 bin Türk asıllı seçmen var. Bu seçmenlerin yüzde 60’ının sandıklara gideceğini varsayarsak, 144 bin Türk asıllı oy kullanacak. Hele hele, bir defalığına da olsa, yığınlar halinde sandığa gitsek ve yüzde 80 civarında oy kullansak, 192 bin oy eder ki, ‘yeme de yanında yat’ misali olur.
Ben şahsen oldum olası, ayrı bir parti kurup kendimizi soyutlamaktan yana değilim. Ben hep, siyasi partiler içinde yer almamızı yeğlemişimdir. Zira, siyasi partiler içinde davamıza destek olacak diğer partidaşlarımız var olacaktır.
Ne var ki, siyasi partiler, Milletvekili, Belediye Meclis Üyesi ve İl Genel Meclisi Üyesi olan Türk asıllılara, bırakın destek olmayı, köstek oldular ve hatta partilerinden attırdılar.
Bunun ilk örneğini 2006 seçimleri öncesinde Ayhan Tonca, Osman Elmacı ve Erdinç Saçan’ın, sözde ‘Ermeni soykırımını tanımıyorlar’ gerekçesi ile aday listelerinde çıkarılışı sırasında yaşadık.
O zaman çok kızmıştık. Türk kökenli seçmenlerin önemini anlamayan siyasi partilere ders vermek için, az da olsa birlik olmuştuk ve oylarımızı Fatma Koşer Kaya’ya vermiştik. O zamanlar medya, Türk kökenlilerin verdikleri oylar ile D66 Partisini kurtardıklarını yazmıştı.
İkinci dışlanma örneğini geçen yıl yaşadık. Başbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler Bakanı Lodewijk Asscher’in, yabancılar politikasına tepki gösterdikleri için, İşçi Partisi’nden atılan Tunahan Kuzu ile Selçuk Öztürk, mecliste kendi gruplarını oluşturdular ve sonra da DENK adında bir parti kurdular.
‘Yabancıların umudu’ olarak kurulan DENK Partisi’ni daha da güçlendirmek için, diğer yabancı kökenli siyasetçiler ile birleşmeyi amaçlayan Kuzu ve Öztürk, amaçlarına ulaşmışlardı.
Özellikle, Surinam asıllı Sylvana Simons’u partilerine ve aday listelerine ekledikten sonra bir hayli güçlenen DENK Partisi ile Simons’un yolları ayrılınca, partinin popülerliği az da olsa darbe yedi.
DENK Partisi, 15 Martta yapılacak genel seçimlerde, gerek kendi ölçümlerinde ve gerekse partiye gönül verenlerin nazarında çok başarılı olacak.
Seçimlerde 4 veya 5 milletvekili çıkaracaklarına inanan partililer, Türkler’den başka Faslılar’dan ve hatta Hollandalılar’dan da oy alacaklarını inanıyorlar.
Seçim kampanyalarına daha ziyade, yabancı kökenlilerin haklarını savunma politikası sürdüren DENK Partisi, en çok da yabancı düşmanı Gerd Wilders ile karşı karşıya geliyor.
DENK Partisi, seçimler yaklaştıkça popülaritesini yükseltirken, pek çok kesimde sempati kazanmaya da başladı.
Hoş, son günlerde Tunahan Kuzu’nun, ‘Bazı doktorlar yaşlı Türk hastaların fişini daha çabuk çekiyor’ şeklindeki iddiası biraz olumsuz kaçtı ama, sonradan yapılan toparlama açıklamalar ile durum az da olsa düzeltildi.
Şimdi yeniden başa geçelim.
Ben şahsen, hala kendimizi soyutlamamaktan yanayım. Çeşitli siyasi partilerin listelerinde bulunan Türk kökenli adaylara oy verilmesini tercih ederim.
Ne var ki, sohbet ve tartışma yaptığım pek çok uzman ile görüşmelerimden sonra, bir defalığıma da olsa fikir değiştirdim.
En iyimser şekliyle 192 bin, ortalama şekliyle 142 bin oyumuzu çeşitli adaylar ve partilere böldüğümüz zaman, oylarımızın heba olacağı kesindir.
Bu durumda gerek Hollanda medyası ve gerekse siyasi partiler, oylarımızın değersiz olduğu kanaatini yayacaklardır.
Şimdi, hepimiz oylarımızı bir noktada odaklaştırırsak, oy sayımızı görecek olan medya ve siyasi partiler, bize çok daha değişik bir gözle bakacaklardır.
Bu durumda, diğer aday kardeşlerim beni bağışlasınlar ama, ben şahsen oyumu, çok iyi değerlenmesi için DENK Partisi’ne vereceğim.
Şahsi fikrimi şöyle paylaşabilirim: DENK Partisi bana göre en çok iki sandalye kazanacak konumdadır. Türkler’den, Faslılar’dan ve Surinamlılar’dan gelecek oy sayısı, bence 120-140 bini geçmez. Ama, biz oylarımızı DENK Partisi’ne yığınlar halinde verirsek ve DENK’in oy sayısını 200 binin üzerine ulaştırırsak, 3 veya 4 milletvekili kazandırmış oluruz ki, işte o zaman Hollanda medyası ve siyasi partileri epey sarsılırlar ve korkarlar.
Parlamentoda 3, 4 veya 5 sandalyeye sahip olan bir parti, koalisyon ortağı bile olabilir. Hiçbir şey olmasa da, daha sonraki seçimlerde siyasi partiler, Türk kökenlilerin oylarının değerini anlarlar ve aday listelerine daha çok Türk kökenlinin adlarını koyarlar.
Bu nedenle ben DENK Partisi’ne oy vereceğim.
Ya siz ?
Bu yorumumdaki teklifim ile, diğer aday kardeşlerimi üzeceğimi ve hatta kızdıracağımı biliyorum. Ama toplumumuzun yararı için, bu kızgınlığı üstlenme cesaretini göstermek mecburiyetindeyim.
Bu yorumu lütfen bolca paylaşınız.
Hayırlı bir seçim katılımı ve sonucu dileğimle…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.