Dün gece Utrecht’in Türk spor külüplerinden biri olan SV Nieuw Utrecht’in lokalinde geçliğin kimlik oluşumu konulu aslında her anne babanın her ferdin bilmesi gereken konular işlendi, katılım az olması ise gözden kaçmazken bize göre katılmayanlar çok şey kaybetti. Konferansta Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş ve beraberindeki heyette hazır bulundu. Kısa bir konuşma yapan Başkonsolos Zafer Ateş iki kültür arasında kalmış gençlerimizi bilgilendirmeler yaparak faydalı olmak istiyoruz, bu konuda Durmuş Ali bey ile görüşerek bu bilgilendirmeleri düzenlemeye karar verdik, verilen bilgilerin çok faydalı olduğunu düşünüyorum, ailelerin bu konularda bilgili olmaları gerekiyor, katılımcılara teşekkür ediyorum diyerek sözlerini tamamladı.
Konferansın ana teması gençliğin kimlik (oluşumu) ve onlarla olan iletişimimiz.Gençlere ve ebeveynlerine yönelik olan bu konferansların ilki geçen haftalarda Deventer da gerçeklesti. Sonrasında 2015 yılında her ay farklı bir şehirde bu konferanslar verilerek aileler ve gençler bilgilendirilecek.
Konferansı pedegog Durmuş Ali Can sunarken neler anlatıldığını kısa notlar halinde sizlere aktarıyoruz.
Hollanda da dogup büyüyen Türk çocuklarımızı anlayabilmek için onların yaşadıkları alanları bilmek ve tanımak lazım. Bu alanlara biz sosyal ortamlar diyoruz, bu sosyal ortamların çocuklarımızın üzerindeki etkisini ele alıyoruz. Yazılı olmayan kurallarla (bununla kast ettiğimiz ortamların getirdiği normlar ve değerler, gelenek ve görenekler) karşılaşıyorlar bu ortamlarda, kendi ev (türk kültüründe) ortamında farklı algılanabilen kurallarla bocalıyor gençlerimiz. Bir gün içerisinde bir gencimiz bir çok ortamın içine girebiliyor. Düşünün mesela, sabah kalktıüındaki ev ortamı, kahvaltı vs sonrasında okul, bundan sonra belki bir iki saat dışarıda takılırlar, akşam belki spora veya dini ortamlar, oda olmadı kesinlikle sosyal ortama bir uğrarlar. Hatta günde bir kac kez sosyal medya da gezen bir çok gençimiz var, sınırsız 24 saat açıktır. Bu sosyal ortamların yazılı olmayan kurallarının çocuk üzerinde ki etkisini en güzel şu örnekle tanımlayabilirim. Mesela öğretmenler okul ortamında da ceza-disiplin konuşmaları yapar çocuklarla, bu esna da çocuklarımıza konuşurken ” gözümün içine bak”, derler. Halbuki ev ortamında, çocuğumuza kızdığımız ve ceza verdiğimiz vakit, bizler: bir de utanmadan gözümün içine içine mi bakıyorsun, deriz.. Anlayacağınız çocuklarımız bir gün içerisinde, bir çok sosyal ortamda bulunup, bir çok kılıfa girmek zorundadır. Bu çocuklarımızın kimliğini uzun vaadede etkiliyor.
Seminer de en çok değindiğimiz, altını çizdigimiz nokta, ev ortamıdır. Çünkü kişinin karakter ve kimlik gelişmesinin büyük bir kısmı kişinin ev ortamında gelişiyor. Mesela, çocuğunuzun 0-1 yaş evresinde güven ve umut aşıladığınız da ileriki yaşlarda çocuğunuz baskalarına karşı umut ve güvenle yaklaşır, aksi takdirde güvensizlik daha çok oluşuyor.
Bu seminerler de ebeveynlere işte siz bu hataları yapıyorsunuz, burda yanlış yapıyorsunuz demek için bulunmuyoruz. Amacımız gençlerin ve ebeveynlerin birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri için kimliklerine ve iletişimlerine değinmek ve bunu herkesin anlayacağı dilde açıklamak.
Konferans soru ve cevaplar ile sona ererken katılımcılar bu tür konferansların daha fazla olması gerektiğini düşündükleri çok faydalı bilgiler aldıklarını söylediler.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.