Vergi Borcunuz Tatilinizi Zehir Etmesin!

13006700_844487885687527_768948735590852882_nSon yıllarda Hollanda’yı terk ederken Schiphol havalimanında pasaportlarına el konulan ve yurtdışına çıkış yasağı konulan ‘mağdurların’ hikayeleri basında yer almaktadır. Bize de bu konuyla ilgili sıkça soru gelmektedir. Böyle bir yasak mümkün ve yasal mıdır ve kanuni dayanağı nedir?

Köse Advocaten – Türk Hukuk Bürosu Hollanda avukatlarindan Ali Durmuş bu konu hakkında açıklamalarda bulundu.

Hollanda Anayasası 22. Maddesinin 4. Fıkrasında seyahat özgürlüğü ve ülkeyi terk etme hakkı yer almaktadır. Bu maddeye göre bu hak sadece kanunla belirlenen şartlarda kısıtlanabilir. Türkiye ve Hollanda’nın da taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4. Protokolü’nün 2. Maddesinin 2. fıkrası da bu hakkı güvence altına almıştır. Ayrıca yine uluslararası sözleşme ve bağlayıcılığı olan Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 12. Maddesi aynı hakkı açıkça belirtmiştir.

Tabi ki hiçbir hak mutlak değildir dolayısıyla Anayasa ve uluslararası sözleşmelerin de öngördüğü gibi Hollanda’yı terk etme hakkı da Hollanda Meclisi’nin çıkardığı kanunlarla kısıtlanabilir. Hollanda bu olanağı Pasaport Kanunu’nun 22. Maddesinin a bendinde düzenlemiştir. Bu düzenlemeyle bir vatandaşın vergi borcu veya sosyal güvenlik primi borcu mevcutsa, pasaport başvurusu reddedilebilir veya verilmiş bir pasaport iptal edilebilir. Uygulamaya baktığımızda Maliye/Vergi Dairesinin talebi üzerine vergi borcu olan bir kişinin pasaport bilgileri Pasaport Sicil Kaydına girilir ve böylece ilgili kişinin seyahat ve Hollanda’yı terk etme özgürlüğü engellenir. Bu kişilerin pasaportlarına el konulur veya bu kişilerden pasaportlarını ilgili makama teslim etmeleri bildirilir. Eğer pasaportlarını teslim etmezlerse pasaportları devlet tarafından iptal edilir.

Devlet böyle bir tedbir uygularken istediğini yapmakta serbest değildir tabi ki. Bu tedbiri uygulamak için de bazı hukuki kriterlere uymak zorundadır. Bunlardan en önemlisi ‘Ölçülülük’ ilkesidir. Bu ilkenin sonucu olarak mevcut olan vergi borcunun yüksekliği ve pasaporta el koyma tedbiri arasında makul bir oran olması gerekir. Örneğin 200 Euro gibi düşük miktarda bir borç yüzünden insanların seyahat özgürlüğünü kısıtlayan pasaporta el koyma tedbiri uygulanamaz. Ancak resmiyette Hollanda Maliyesi bu tedbiri uygulamada hangi sınırı referans aldıklarını açıklamamıştır. Dolayısıyla sadece uygulama örneklerine bakarak fikir sahibi olabiliriz. Uygulamada bugüne kadar 5.000,– Euro civarında bir borç mevcutsa pasaporta el konulduğunu ve yurtdışı yasağı uygulandığını biliyoruz.
Ölçülülük ilkesinin yanısıra Devlet ve Maliye vergi borcu olan vatandaşa yurtdışı yasağı uygulamasına geçmeden önce kişinin haklarını daha az kısıtlayan başka bir tedbirin mümkün olup olmadığına da bakmakla yükümlüdür. Ancak yine uygulamada bu ilke de ne kadar ve hangi sıklıkla uygulanmaktadır blinmiyor. Sonuç olarak bir vatandaşın kişisel haklarının büyük bir kısıtlaması olan pasaporta el koyma ve yurtdışı yasağı uygulaması Hollanda’da biraz muğlakta ve karanlıkta kalan kriterlere göre uygulanmaktadır.

Bu konuyu açmışken siz sayın okurlarımızla Türkiye Cumhuriyeti’nın bu konuyla ilgili mevzuatını ve uygulamasını da paylaşmak aydınlatıcı olur.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası seyahat ve dolayısıyla ülkeyi terk etme özgürlüğünü 23. Maddesinin 5. Fıkrasında düzenlemiştir. Bu düzenlemenin sonucu olarak Türk Pasaport Kanunu’nun 22. Maddesi bu özgürlüğün kısıtlanmasına olanak sağlamaktadır. Anayasanın 23. Maddesine göre ülkenin ekonomik durumu nedeniyle, cezai bir soruşturma veya kovuşturma olduğunda ve ayrıca vatandaşlık ödevi söz konusu olduğunda bu özgürlük kısıtlanabilir. Doğal olarak vatandaşlık görevleri arasında askerlik yükümlülüğü gibi vergi ödeme yükümlülüğü de bulunmaktadır!

2007 yılına kadar Türk mevzuatına göre de vergi borcunun bir sınırı, meblağ olarak bir kriter de yoktu. Uygulamada dolayısıyla aynı Hollanda’da olduğu gibi bir muğlaklık söz konusuydu. Bu muğlaklığa Anayasa Mahkemesi 18 Ekim 2007 tarihli kararıyla son vermiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararıyla Pasaport Kanunu’nun 22. Maddesini Anayasa’ya, Ölçülülük ilkesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarına aykırılıktan iptal etmiştir. Bunun üzerine Devlet Amme Alacakları Kanunu’na yeni 36A maddesini eklemiştir. Bu hükme göre bir kişinin 100.000,– TL ( 2007 yılında yaklaşık 57.000,– Euro ) vergi borcu mevcutsa İdare ( yani Maliye ) tarafından yurtdışı yasağı konulabilirdi.

Daha sonra 12 Eylül 2010 referandum ( Halk Oylaması ) vasıtasıyla Anayasa’nın 23. Maddesinin 5. Fıkrası değiştirilmiştir. Bu değişiklikle yeni maddeye göre sadece bir cezai soruşturma veya kovuşturma durumunda ve bu doğrultuda bir mahkeme kararı verilirse kişinin seyahat ve yurtdışına çıkma hakkı kısıtlanabilir. Bunun üzerine Maliye Bakanlığı 8 Ekim 2010 tarihli 2010/1 ‘Tahsilat İç Genelgesi’ yayınladı. Bu genelgeyle Maliye Bakanlığı o anda tüm uygulanan yurtdışı yasaklarını iptal etti ve artık vergi borcu yüzünden yurtdışı yasağının uygulanamayacağını kamuoyuna açıkladı. Kısacası, Türkiye Cumhuriyeti Maliyesine milyonlarca TL vergi borcunuz olsa dahi yurtdışına çıkmanız Vergi Dairesi/Maliye Bakanlığı tarafından engellenemez. Ancak yukarda belirttiğim gibi, yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma çerçevesinde ( bu tabi ki vergi kaçırma veya kara para aklama gibi mali bir suç sebebiyle de olabilir ) mahkeme kararıyla böyle bir tedbir uygulanabilir.

Türkiye ve Hollanda Avrupa Konseyi üyesidir ve her iki devlet de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraftır. Dolayısıyla her iki devlet de bir demokrasi ve hukuk devleti olarak aşağı yukarı aynı kriterleri ve hukuki çerçeveyi gözetlemek, korumak ve uygulamak zorundadırlar. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Hollanda tarafından insan hakları ve temel özgürlükler konusunda sıkça uyarıldığını ve eleştirildiğine de hep birlikte tanık olmaktayız. Ne ilginçtir ki bir vatandaşın seyahat özgürlüğü ve ülkeyi terk etme hakkı gibi çok önemli bir özgürlük ve hak konusunda Hollanda’nın uygulaması Türkiye’nin gerisinde kalmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir kişinin bu önemli özgürlüğü ancak bir mahkeme kararıyla kısıtlanabilirken Hollanda gibi sözde önde gelen İnsan Hakları ve Demokrasi savunucusu bir ülkenin vatandaşları böyle bir korumadan mahrum bıakılmaktadır! Tabi ki bu da bizi fazla şaşırtmamalı diye düşünüyorum. Zira biliyorsunuz yakın bir geçmişte İnsan haklarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak Hollanda’da resmi olarak ikamet eden insanlar arasında ayrımcılık yapılmaktaydı.

Şahsen benim ve sayın meslektaşım Ejder Köse tarafından yıllarca yürütülen davalar sonucu zorunlu Uyum Yasası ve Kursları ( ‘Inburgering’ ) ‘ayıbını’ Yüksek İdari Mahkemesi ve Danıştay nezdinde iptal ettirmiştik. Ve hepimizin tanık olduğu gibi Hollanda gibi bir ülkede bile, bu yasaları inatla savunan, zekâ ve bilgi birikimi konusunda ciddi şüpheler uyandıran bazı siyasetçiler yıllarca Bakan olarak görev yapabilmişlerdir. Siz değerli okurlarımız ve takipçilerimiz bu ‘zekâ küpü’ siyasetçilerin kimler olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur.
Bu yazımı sizlerle çok uygun bir atasözümüzü paylaşarak noktalamak istiyorum:
‘İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır’.

Av. A. (Ali) Durmuş

Related Posts

Send this to a friend