Cuma Hutbesi: “Nedamet ve Ümidin Adı: Tövbe”

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesinin bu haftaki konu başlığı “Nedamet ve Ümidin Adı: Tövbe” oldu. Bu haftaki Cuma Hutbesini haberimizde okuyabilirsiniz.

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün. Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlerine koysun…”[1]

Kardeşlerim!

Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de et-Tevvab’tır. O, tövbeleri kabul edendir. Engin rahmetine sığınanları affedendir. O, Ğafûr’dur; dileyeni ve dilediğini bağışlayandır.

اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ ayetinde ifade edildiği gibi, Rabbimiz, tövbe edenleri sever. Kendisine yönelen elleri asla boş çevirmez. Samimiyetle yakaran gönülleri mahcup etmez. Nedametle gözyaşı dökenleri boynu bükük bırakmaz.

Aziz Müminler!

Hepimiz beşeriz. İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Bu imtihanda günah da bizim içindir, sevap da. Günahlara karşı kimi zaman direnç gösteriyoruz. Kimi zaman da gaflete düşüp hata işliyoruz. Ancak biliyoruz ki günahlarımız karşısında Rabbimizin rahmet kapısı ardına kadar açıktır. Bize düşense günahta, hatada ısrar etmemektir. Bunları düzeltme erdemini gösterebilmektir. Rabbimizin mağfiretine sığınmaktır. Samimi bir tövbeyle, içten bir yakarışla O’nun affını talep etmektir.

Kardeşlerim!

Tövbe, acziyetimizin itirafıdır. Allah’a olan ahdimizde zaman zaman zafiyete düştüğümüzün açık bir ifadesidir. Tövbe nimetini Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda ilk insanın dilinden bizlere öğretmiştir. Âdem (a.s) ve eşi Havva validemiz, Allah’a şöyle tövbe etmişlerdir:

رَبَّـنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ

“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.”[2]

Kardeşlerim!

Tövbe, yenilenme ve temizlenme kararlılığıdır. Dünya hengâmesinde zamanla kirlenen zihinlerin, dillerin arınmasıdır. Kararan ve katılaşan kalplerin yumuşamasıdır. Zedelenen gönüllerin durulmasıdır, sükûnete kavuşmasıdır.

Bizim için bir teselli ve umut kaynağıdır tövbe. Buhranlı anlarımızda sığınacağımız güvenli bir limandır. Zira yanlışlarımızda, hatalarımızda herkes bizi terk etse de Rabbimiz bizi terk etmez. Herkes bize yüz çevirse de O bize yüz çevirmez.

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۚ

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Diğer bütün günahları dilediği kimseler için bağışlar.”[3] Yeter ki bizler, O’nun varlığına ve birliğine olan imanımıza sadık kalalım. Yeter ki, O’nun engin rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. O’nun affından kendimizi mahrum bırakmayalım. Yeter ki zaaflarımıza yenik düşüp günah işlediğimizde içtenlikle bağışlanma dileyelim.

Kardeşlerim!

Rahmet, mağfiret ve arınma mevsimi Ramazan’ın habercisi olan bir Berat Kandiline daha ulaşmak üzereyiz. Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece, Şaban ayının 15. gecesini yani Berat Kandilini idrak edeceğiz. Ruha ağır gelen her türlü sıkıntıdan, mümini inciten her türlü hatadan, insana yakışmayan her türlü kötülükten kurtularak Rabbimizin beratına ulaşmak için eşsiz bir fırsat daha yakalayacağız. Hızla akıp giden ömür içerisinde bizlere böylesine güzel bir fırsat bahşeden Cenab-ı Hakk’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Berat Kandilinizi şimdiden tebrik ediyorum.

Kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), Berat Gecesinde yapılacak tövbelerin geri çevrilmeyeceğini haber vermiştir.[4] Öyleyse geliniz bu geceyi fırsat bilerek günaha dönmemek üzere tövbe edelim. Dünyanın hengâmesi içerisinde zaman zaman âhireti unuttuğumuz için tövbe edelim. Kimi zaman en yakınlarımızdan bile sevgi, ilgi ve merhameti esirgediğimiz için tövbe edelim. Eşimizi, evladımızı, akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini ihmal ettiğimiz günler için tövbe edelim. Rabbimizin bizlere emaneti olan birbirimizin haklarına riayet edemediğimiz; Peygamberimiz (s.a.s)’in emrettiği üzere bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadığımız için tövbe edelim. Unutmayalım ki pişman olunduğunda günahının büyüklüğü sebebiyle tövbe kapısı yüzüne kapanacak hiç bir günahkâr yoktur.

[1] Tahrîm, 66/8.

[2] A’râf, 7/23.

[3] Nisa, 4/48, 116.

[4] İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 191.

Related Posts

Send this to a friend